Ana Sayfa  |   İletişim   |   Banka Hesap Numaraları   |  
Ana sayfaya gitmek için tıklayınız
 
» MENÜ
   ATATÜRK KÖŞESİ


   ÜYELİK FORMU


   YÖNETİM KURULU


   KADIN KOMİSYONU


   GENÇLİK KOMİSYONU


   KADIN KOMİSYONU GEZİLERİ


   FAALİYETLERİMİZ


   RUMELİ MÜZİKLERİ


   BALKANLAR


   GÖREV YAPMIŞ YÖNETİM KURULLARI


   DENETİM KURULU


   TÜZÜK


   E-DEVLET LİNKLERİ


 » ÜYE GİRİŞ BÖLÜMÜ
Kullanıcı Adınız :
 
Şifreniz :
 
             
Yeni Kayıt -  Şifremi Unuttum
 » EN SON VEFAT DUYURULARI
» *28.08.2024 / Abdül Bahri Altınay Vefat*
» 26.07.2024 / Hakkı Dönmez Vefat
» 22.07.2024 / Adem Çalışkan Vefat
» 03.07.2024 / Keriman Bostancıoğlu Vefat
» 01.06.2024 / Sadiye Yurdakul Vefat
Tüm Vefat İlanları »»
 » HAFTANIN YAZISI
Hasan Yeniciler
» Değerli Üyelerimiz
Yazarın Tüm Yazıları »»
 » İLAN PANOSU
    İlanlara Bakın

İlan Ekleyin
 » ZİYARETÇİ DEFTERİ
    Defteri Okuyunuz

Deftere Yazınız
 » HAVA DURUMU
     
 » GÜZEL SÖZ
Ne mutlu Türküm diyene !
Atatürk
 » GÜNÜN FIKRASI
Birgün, Temel kamyon alir. Fakat ehliyeti yoktur.Kendine bir söför tutar ve yola çıkarlar. Bir kaç saat sonra kamyondan garip sesler gelir. Şoför Temel'e : -Kamyonun vitesi kırıldı, der. Temel sinirlenerek : -Tabiki kırılır! Yola çıktığımızden beri habire vitesle oynayı duraysun.
 

BALKANLAR-Eyupsultan Rumeli Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği
 » BALKANLAR

BALKANLAR

Osmanlı imparatorluğu Süleyman Paşanın 1352 yılında Gelibolu yarımadasındaki Çimpe Kalesini fethiyle Avrupa coğrafyasına adım atmış ve yıllar içinde Viyana kapılarına kadar genişleyerek Balkanlarda yüzyıllar boyu hükümdar olmuş tur.Çok uluslu bir yapıya sahip olan Osmanlı yüksek hoşgörü ve üstün yönetim anlayışıyla roma ve hun imparatorluklarıyla birlikte dünyanın en uzun ömürlü üç imparatorluğundan biri olmayı başarabilmiştir.Kurduğu düzen ve adaleti ile egemenliği  altındaki bölgelerde barış ve huzurun simgesi olmuştur.Bu sırada bölge halkları ile Türkler iç içe yaşamaya başlamıştır. Günümüz dede balkan ülkelerinde çok sayıda Türk yaşamaya devam etmekte dir . Karşılıklı kültür alışverişi sonucu Balkan dillerinde önemli miktarda Türkçe kelime halen kullanılmakta dır.Ayrıca Türk kültür edebiyat mimarlık eserleri günümüz Balkan Devletlerinin tüm tahribatına rağmen varlığını sürdürmektedir.Ekrem hakkı Ayverdi’nin Avrupa’da Osmanlı mimarı eserleri adlı bilimsel çalışmasında 2356 cami Mescid 142 medrese 273 mektep 174 tekke ve zaviye 42 imaret  116 han 113 hamam 27 türbe 24 köprü 16 kervansaray 3 bedestenden oluşan bir  Türk kültür varlığı oluşturulmasına rağmen çoğu tahrip edilerek  ortadan kaldırılmıştır.Bu günkü Bulgaristan Yunanistan,dağılan Yugoslavya ( şimdiki Makedonya Kosova,Bosna-Hersek Sırbistan,Karadağ),Romanya gibi balkan devletlerinde önemli sayıda insanımız kalmıştır.Osmanlı kayıtlarında 20.yüzyıl başında balkanlarda yaşayan Türk nüfusunun diğer halklarla eşit sayıda beya daha çok olduğu görülmektedir.Fakat Lozan antlaşması sonucu Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan mübadele ile batı Trakya hariç Türklerin tamamı Anadolu’ya göç etmiştir.Bunun dışında yunanistanla beraber diğer ülkelerde özellikle 1940 lardan itibaren asimilasyon ve göç politikalarına ağırlık verilmiştir.Komünizmin baskıcı etkisi’de eklenince balkanlardaki Türk nufusun önemli bir kısmı erimiş ve insanlarımız Türkiye ye göç etmek zorunda kalmıştır.Türkler sadece memur asker idareci sınıfı değil 500 yılı aşkın sürede kendi kurdukları imar ettikleri 1000 lerce köy kasaba ve şehirlerde işledikleri topraklarda çiftçi işçi sanatkar esnaf olarakta ülkenin gerçek sahibi halk çoğunluğunu oluşturan bu coğrafyayı yekpare bir Türk yurdu kılan köklü bir varlıktır.17 nci yüzyıl sonunda Macaristan’dan çekilmiş olmak 19 uncu yüzyıl ilk çeyreğinde batılı güçlerin ve çarlık Rusya’nın teşvik,yardım ve müdahaleleriyle mora yarım adasında Yunanistan ın bağımsız küçük bir krallık olarak ayrılışı,Sırbistan’ın Romanya’nın özerk prenslikler olarak teşkilatlandırılarak bağımsızlık yolunda adım atmalar,bu gelişmelere yol açan olaylar içinde anılan ülkelerde yerleşik olup,düşman ordularına ve asi Hıristiyan tebaanın husumetine hedef olan Türk ve Müslüman halklara büyük acılar ve kayıplar verdirmiştir.Rusya’nın kırım Türk hanlığını ilhak etmesi Kafkasya ya girmesi Karadeniz in Türk ve İslam olan kuzey ve doğu kıyılarının Rusların eline geçmesiyle bu denizin bir Türk gölü olmaktan çıkışı,Sılavlı’ğın bu deniz kıyılarına yerleşebilmek için Türk ve Müslüman haklarının sistematik şekilde imhaya tabi tutulmamaları göçe zorlanmaları olayıdır.Her şeye rağmen Paris anlaşmasının(1856) sağladığı statü içinde Karadeniz Rus donanmasına kapalı, Türk deniz hakimiyetine açık bir denizdi.Bu durum 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı veya Türk milletine karşı slav haçlı seferleri başlarken Türk lük ve Müslümanlık güneydoğu Avrupa da; Balkanlarda Rumeli’nde Sırbistan Karadağ ve Romanya prenslik toprakları dışında kalan egemenlik alanında yurt kuran ve yurdun gerçek sahibi olan Çoğunluk durumundadır.Anılan tarihte Rumeli ndeki Türk –İslam nüfusu Hıristiyan balkan milletlerinin herhangi birinden ve en kalabalık olanından daha fazladır 1877-1878- Rus savaşının kaybı ile bu durum temelinden değişecek Rumeli Türklüğü bu savaşlarda ve savaşları takip eden yıllarda sürdürülen sistematik soy kırılmalarla,tercihlerle yok edilecek vatan sahibi hakim çoğunluk olmaktan çıkarılacak tüm varlığı balkanlı Hıristiyan uluslarca talan edilecek Türk vatanının Avrupa da ki ana damarı böylece kaybedilecektir.550 yıllık Türk vatanının yıkılışı Rumeli Türklüğünü imha ve tehcirle dağıtılışı olayı insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden biri en korkunç soykırım olayı ve millet tarihimizin en büyük felaketidir.1877-1878 den 1912-1913 e geçen 35 yıl içinde Rumeli Türklüğü bütün medeni dünyanın gözleri önünde alenen sürdürülen toplu öldürmeler cebri göçler mal ve mülklerin topraklarının geçim araçlarının ellerinden alınması sureti ile açlığa sefalete mahkum ederek mabetleri mektepleri  meskenleri tahrip edilerek erkekleri ebeveynleri katledilen kadınları çocukları talan edilerek cebren değiştirmeye veya ölümü seçmeye zorlanarak parçalanmış paylaşılmış yurtlarından hakim çoğunluk olmak tan çıkarılıp bir çare bir tutsak azınlık haline getirilmek istenmiştir.