Ne söyleyeyim diye başta düşünmek, niçin söyledim diye sonunda pisman olmaktan iyidir!
Sadi
» GÜNÜN FIKRASI
Temel kolej sınavına hazırlanan oğluna yardım ederken sormuş : -Su kaç terecede kaynayi? -Toksan terece, deyince -Pilemedun, demiş, toksan terecede dik açı kaynayi!
Mihrimah Sultan !
» Mihrimah Sultan !
Mihrimah Sultan !
Kanuni Sultan
Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla
evlenmek ister.
Mihrimah, yani
Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin
biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır. Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.
Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah
Sultan’a deliler gibi aşıktır! Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca
güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.
Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540 yılında
Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir.
Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri
süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir.
Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın,
Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek
tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a.
Cami küçücüktür.
Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik
kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır.
Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar’daki camileri
aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin ve 21 Mart’ta, yani geceyle gündüzün
eşit olduğu günde seyreyleyin.
Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan’ın doğum
günüdür.
Göreceğiniz manzaraysa şudur;
Edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi
gibi kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar’daki camiinin ardından ay doğar!
Mihrü Mah eşittir Güneş ve Ay. Bu nasıl akıllara ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir
güzellik anlayışıdır...