Ana Sayfa  |   İletişim   |   Banka Hesap Numaraları   |  
Ana sayfaya gitmek için tıklayınız
 
» MENÜ
   ATATÜRK KÖŞESİ


   ÜYELİK FORMU


   YÖNETİM KURULU


   KADIN KOMİSYONU


   GENÇLİK KOMİSYONU


   KADIN KOMİSYONU GEZİLERİ


   FAALİYETLERİMİZ


   RUMELİ MÜZİKLERİ


   BALKANLAR


   GÖREV YAPMIŞ YÖNETİM KURULLARI


   DENETİM KURULU


   TÜZÜK


   E-DEVLET LİNKLERİ


 » ÜYE GİRİŞ BÖLÜMÜ
Kullanıcı Adınız :
 
Şifreniz :
 
             
Yeni Kayıt -  Şifremi Unuttum
 » EN SON VEFAT DUYURULARI
» 14.11.2024 / Aynur Özen Vefat
» *28.08.2024 / Abdül Bahri Altınay Vefat*
» 26.07.2024 / Hakkı Dönmez Vefat
» 22.07.2024 / Adem Çalışkan Vefat
» 03.07.2024 / Keriman Bostancıoğlu Vefat
Tüm Vefat İlanları »»
 » HAFTANIN YAZISI
Hasan Yeniciler
» Değerli Üyelerimiz
Yazarın Tüm Yazıları »»
 » İLAN PANOSU
    İlanlara Bakın

İlan Ekleyin
 » ZİYARETÇİ DEFTERİ
    Defteri Okuyunuz

Deftere Yazınız
 » HAVA DURUMU
     
 » GÜZEL SÖZ
Güneş, ışık ve sıcağından başkalarını faydalandırmak için kendine yalvarılmasını beklemez. Sen de güneş gibi ol, beklenilen iyiliği istenilmeden yap.
Epictetos
 » GÜNÜN FIKRASI
İki öküz vadide geçen trene bakıyormuş. Üçüncüsü gelmiş : -Başlayalı çok oldu mu, demiş.
 

BİR BALKANLININ FERYADI...
» BİR BALKANLININ FERYADI...

BİR BALKANLININ FERYADI...
.

22.06.2012 

“DOSTLUK” `LA TEHTİD!...AKİFLE OMUZOMUZA. 

 
“DOSTLUK” `LA TEHTİD!...AKİFLE OMUZOMUZA.

 

“Elin attığı taş değil, dostun attığı Gül yaralar beni” (Pir Sultan Abdal)

 

Dostlar bugün merhum M. Akif Ersoy ileyiz. Ömrümü ve hizmetlerimi, inandığım evrensel değerlerin; İslam`ın, bize işaret ettiği (sevabıyla-günahıyla) yol üzerinde, etnisite, kavmiyetçilik, egosantrizm, partizanlık gibi değer ve kavramlardan uzak “nemalanma” yaftasını da elimin tersiyle iterek, sadece ve sadece “BİRLİK VE BERABERLİK” ‘in olduğuna inandığım, Rumeli-Balkan davasına adamayı şiar edindim.

Balkanlar İslam`ın çiğnenmiş bir Türk yurdudur. Bu gerçeği Akif’in gördüğü gibi kabul edenlerdenim. Bir asırdır, dört kez bu coğrafyada Müslümanlar soykırıma maruz kaldılar. Ehli salip onları boğazlarken Boşnak, Arnavut, Pomak vb. etnik biyolojik kökenine bakmadılar. Müslüman oldukları ve İslam deyince de Türk anladıkları şekilde ve ithafıyla katlettiler. Bu konuya bir sonraki makalemde değineceğim.

Şimdi Balkanlarda bir çok Türk yurdu ıpıssızız. Balkanlar’da artık İslam birliği de yok!...Müslümanlar paramparça. Meşihat sistemi çökertiliyor. Müftülük Hıristiyan devletlerin hükümetlerinin kontrolüne geçiyor. Şehitliklerimiz bile bizim elimizde değil. İşte Srebrenica, Bosna’da Sırp bölgesinde. Yarına bir sorun daha…

Balkanlar’da olduğu gibi, Türkiye’de de Balkan muhacirleri bölük pörçük. Aralarında birlik ve beraberlik pek azında olmak kaydıyla hemen hemen yok gibi. Uluslararası alanlarda açılıma henüz uzağız. İlk defa Rumeli Balkan Türkleri Federasyonu bu anlayışı, Bulgaristan Adalet federasyonu ve Rumeli Balkan Federasyonları arasında Bulgaristan’daki soydaşlarımızın haklarını karşılıklı olarak gözeten bir protokole imza attılar. Bu tür açılımlara Balkan muhacirlerini ilgilendiren her alanda ihtiyaç vardır.

Arnavut’u ayrı, Boşnağı ayrı, Pomağı, Torbeşi, Üsküplüsü, Sancaklısı ayrı ayrı bir yere çekerlerse elbette başarı uzak olur. Saydığım camialar birbirine ya küs ya da hiç alakadar olmuyorlar. Sanki Balkanlar’daki kayıplarımızın sorumluları yekdiğeriymiş gibi adeta acısını birbirimizden çıkarmaya uğraş verir gibiyiz. Adı konulmayan bu husumet ve ayrılık niye? Kendi kendimizi neden cezalandırıyoruz, neden buna dikkat çeken ve birliğe çağıranları dışlıyoruz?

“Müslümanlıkları biçarelerin öyle büyük,

Bir cinayet ki; Cezalar ona nispetle küçük!”

Evet, Rumeli-Balkan muhacirlerinin bir birine düşmeleri, birbirilerini kabul etmemeleri, görmezden gelmeleri en büyük cinayettir. Kim ki buna alet olur bedbaht olur Tek yol Rumeli-Balkan birliğidir. Bu birlik ve barış bir an önce Türkiye genelinde vücut bulan inkişaf etmiş muhacirlerin dernek ve Federasyonlarıyla tesis edilmeli, dayanışma platformları oluşturulmalıdır. Bu yolun yolcularına/hizmetkârlarına Akif’çe bir dizeyle el uzatalım;

“Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım;

Elemim bir yüreğin kâr`ı değil, gelin paylaşalım;

Ne yapıp ye`simi kahreyleyeyim, bilmem ki?

Öyle dehşetli muhitimde dönen matem ki…

Öyle bir matemin içindeyiz işte. Gelin ey yolcular, yoldalar, yol arkadaşları gelin paylaşalım, birlik olalım. Ancak böyle aşarız yaslarımızı, korkularımızı, ye, ilerimizi; ancak böyle yeşertiriz ümitlerimizi, yapmak istediklerimizi. O zaman anlam kazanır tüm fiillerimiz/eylemlerimiz. Düşmana korku, dosta destek oluruz.

“İlahi, kimsesizlikten bunaldım, aşina yok mu?

Vatansız, hânümansız bir garibim. Mültecâ yok mu?”

Türkiye`de, hala birlik olamıyorsak “Vatansız” değiliz de neyiz, sorarım size? Bu kutlu ANADOLU` u vatan yapan bizler değilmiyiz ki onun bir doğal uzantısı olan BALKANLAR konusunda birlik olamıyoruz.

“ Ey vatansız derbederler ey denî kundakçılar!

Milletin, az çok, duran bir dini, bir namusu var.

Şimdi nevbet onların… Yansın da onlar, öylemi?

Târumar olsun bütün bir Müslümanlık Âlemi!”

Ortak idealler ve davamız için bir araya gelememek demek, Vatansız kalmak demekle eşdeğerdir. Vatan sadece kanla değil ortak emeller ile, aynı inançlar ile çarpan yüreklerin el birliğiyle abat olur, vatan olur, il olur, yurt olur.

UYUMAK MASKARALIKTIR

STK, ların önündeki en büyük engel; KİBİR `dir. Asabiye `dir (İbn-i Haldun). STK`ları sosyal bir organizasyon ve örgütlü birer toplumsal kuruluş olarak ele almalı ve eylemlerimizi bu çerçevede planlamalıyız. Bu yolda birçok engel vardır; öncelikle anlam ve mana anlaşmazlığı var, ben yaptım oldu hatası ki en önemli stratejik hatadır, ben yoksam gerisi tufan algısı/yanılsaması, sadece biz mantığı, diğerkâmlık, Türklük ortak bilincinin reddi.

STK`larımız maalesef planlama ve hedef belirlemeden uzaktırlar. Lobicilikle uzaktan yakından ilgilenmemektedirler. Aslında lobicilikten uzak ve mahrum, misyonu olmayan insan yığınlarıyla dernekçilik olmaz, yürümez.

Tespit ettiğimiz diğer bazı hatalar ise şunlardır;

Dernekçilikte,  biz ekibiz, kalabalığız yönetim bizim olmalı, çalışana çelme ve engelleme, bu siyasi aman ha nemalanmak istiyor, amacı farklı, ya bu adamın babası Boşnak anası Arnavut veya Türk, Kürt vs., gözünün üstünde kaşı var dedikoduları almış başını gidiyor.

Tam yolları bu dikenli tuzaklardan temizliyoruz, bir başkası gelip yenilerini yeşertebiliyor. Bun tuzak dolu algıları ve akılları saran kara düşüncelerin sonu yoktur. Bunlardan kurtulmak zoru başarmak demektir.

“ Yılarca, asırlarca süren uykudan artık,

Silkin de: muhitindeki zulmetleri yak, yık!

Bir baksana gökler uyanık, yer uyanıktır;

Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır!”

Tekrar ediyorum STK `lar hükümet dışı organizasyonlardır. Siyaset deyince, akıllara nedense sadece partileşme geliyor.  İşte bu yanılgı, maalesef STK`ları asıl görevlerinden uzaklaştırmaktadır. Hükümet dışı demek siyasetle uğraşmayan demek değildir. Hükümetin ve idarenin siyaseten yapamadıklarını veya yapmak istemediklerini yaptırmaktır ki siyasetin asıl ustalığı ve gereksinimi burada ortay çıkmaktadır. Yıllarca bu yanılgı STK `larımızı siyasetten uzak tutmuş, ama bazı uyanık çevrelerinde STK `ları kullanarak menfaat sağlamalarına neden olmuştur. Nemalanmak işte budur. Alet olmaktır. Hem de farkında olmadan. İşte biz diyoruz ki artık farkında olunuz, siyasette gündemi (kendi tüzüğümüz çerçevesinde) biz oluşturalım.

Siyaset “seyis” kökünden türetilen aslı yönetmek anlamında tanımlanan ve halk için yine halkın seçtiklerinin halkı yönetmesidir. STK`lar ise yönetimde oluşan eksiklikleri denetleyen ve yöneticileri zorlayan sosyal örgütlerdir. Bu örgütler hükümetleri güdülemez iseler, devlet idaresinde uzlaşma zemini yok edilmiş olur. Bir otorite boşluğu oluşur ve boşluğu başkaları doldurur.

HASMIM SİZ DEĞİLSİNİZ

Merhum Akif` te olmasa derdimizi anlatacak bu güzel mısraları nereden bulacaktık? Rabbim bu millete gani gani Akifler versin, Fazıllar versin.

“Bende ruhumdaki zulmetleri artık koğdum;

En büyük hasmım olan ye`si nihayet boğdum.”

Dostlar, evet hasmım, rakibim, düşmanım değilsiniz. Bilakis aynı saflarda, cephelerde Rumeli-Balkan sevdalısı gönül elçileriyiz, erleriyiz. Gelin yapmayalım ayrı düşmeyelim.

DOSTLUK NEDİR?

Bu yazıyı yazmama vesile olan “ …bey, bırakın onlar tüm dostluklarımızı kaybedecekler” sözcükleridir. Hâlbuki dostluk öyle hemencecik kaybedilecek bir oyun türü değildir, oyuncakta değildir. Eğer birileri bizi dostluklarımızı kaybedersiniz tehdidi ile korkutuyorlarsa biliniz ki onlar kendi kozalarında hapis olmuş mahkûmlardır. Dostlukları hiç de lazım değildir. Evvel ahirde saygı ve eleştiri dostlukların temelini oluşturan en elzem iki melekedirler.

Size doğruları kim söyleyecek, yalakalarınız mı? Aaaa! bak değiş, değişmezsen seni kabullenemeyiz, bu fiil ve düşüncelerinden vaz geç, Eeeee! Yoksa dostluğumuzu kaybedersin… Allah Allah, güleyim bari yahu bu ne mantık. Kardeşim yıl 1977, biz bu yıldan beri zaten kendimizi feda ettik bu davaya, yaka-yıka, yata-kalka, sevabıyla-günahıyla geldik buralara; Vatanımı ve Onurumu kaybedeceğime DOSTLARIMI-DOSTLUKLARIMI kaybetmeyi yeğlerim.

“ Artık ey yolcu bırak… Ben yalnız ağlayayım!” (M. Akif Ersoy)
 

Ufuk SÜSLÜ

İGMAN dergisi editörü


  |   23.06.2012  |   | Okunma : 1249 |   |Bu Haberi Yazdır|    Haberi Facebookta paylaşmak için tıklayınız