Köşe Yazısı; Afrin

FETÖ, KUDÜS, ZARRAB olayı gibi bir çok konudan sonra Suriye’de PYD’ye verdiği askeri destek nedeniyle sözde stratejik ortağımız ABD ile yine sorun yaşamaktayız. 1974’te Kıbrıs Barış Harekatımız sonrasında da ilişkiler bozulmuş ve bize ambargo uyuglamışlardı... AFRİN Operasyonu da muhtemelen aynı sonuçlara yol açabilme potansiyelini taşımaktadır.

Terör örgütü PKK’nın uzantısı olan bir Kürt hareketi karşısında tercihini Kürtlerden yana koyan ABD’nin, Suriye’deki Kürt bölgesini korumak üzere bir sınır güvenlik gücü kurulması kararı, bir anlamda bardağı taşırdı.

Afrin ve Menbiç’e operasyon yapacağını açıklamış olan Türkiye bölge ile ilgili diğer devletlerle de koordine etmeli ki farklı çatışmalara zemin oluşmasın.

ABD, PYD’yi IŞİD’e karşı kullanacağı elinin altındaki güçlü bir müttefik olarak görmeye devam ederken, Türkiye’nin kaygılarını umursamaması kabul edilemez. Terör örgütlerinin ülkemize yönelik açık tehdidi söz konusu iken NATO çatısı altında ve ikili ilişkilerimizde müttefikimiz olan bir devletin, güvenliğimizi dikkate almadan teröristleri ortak ilan edip silahlandırması üzüntüyle karşılanmıştır.

Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusunda bulunan KOBANİ (AYNULARAB) ve CEZİRE ile birlikte PYD’nin elindeki üç bölgeden biri olup, PYD/YPG’nin 8 bin silahlı unsuru olduğu tahmin edilen AFRİN, PKK’nın da Suriye’de en etkili örgütlendiği bölgelerdendir.

Esad rejiminin Temmuz 2012’de AFRİN’i çatışmadan devretmesiyle, PYD’nin ilk toprak kazanımları arasında yer aldı, örgüt için Kandil Dağı’ndan sonra en önemli üslenme bölgesi oldu.

Afrin’deki PYD/YPG varlığı tamamen Rusya’nın kontrolünde. Ve burada tek bir Amerikan askeri bile yok. Türkiye ile son dönemde yakınlaşan ilişkilerine rağmen,  Ortadoğu’da Kürt kartını ABD’ye kaptırmamayı amaçlayan RUSYA, PYD’ye karşı açık bir tavır almıyor. Ancak,  RUSYA’nın şu anki önceliğinin İDLİB olduğunu düşünürsek, Moskova’nın Afrin operasyonuna karşı çıkmaması karşılığında, Türkiye’nin de İDLİB müdahalesinden vazgeçebileceği değerlendiriliyor. Kremlin, Kürtlerin bir kısmını Beşar Esed taraftarı olarak görüyor. Geleneksel Rus-Kürt ilişkilerini de göz arda edemeyiz. Moskova uzun yıllar onları Türkiye aleyhine kullandığı için, Türk ordusunun Suriye topraklarındaki operasyonlarını desteklemeyecek, ama buna göz yumacaktır.

ABD zaten Afrinde bulunmadığı için sesini çok yükseltmese de Dış işleri sözcüsü Nauert, Türkiye’yi “Afrin konusunda adım atmamaya çağırıyoruz”  açıklamasını yapmıştır... Bu açıklamadan sonra hükümetin tutumunun ne olacağını  görececeğiz. Türkiye NATO üyesi olması nedeniyle, ABD’nin olumlu yaklaşımlarına kayıtsız kalmayacaktır. Sesini bu kadar çok yükseltmesi, ABD’yi PYD üzerinden yaptığı planları yeniden değerlendirilmesi için bir çağrı olmakla beraber, orta yol bulmaya dönük  bir gösterge olarak değerlendirilebilir.

SURİYE, Esed rejimi Dışişleri Bakanı Yardımcısı, Türk savaş uçaklarının Suriye´de saldırıya geçmesi durumunda, ülkenin hava savunma sistemlerinin Türk uçaklarını düşürmeye hazır olduğunu söyledi. "Türkiye´den Afrin´e yönelik herhangi bir askeri operasyon bir saldırı eylemi olarak değerlendirilecek" dediyse de Ruslarla yapılacak koordinasyonda bu sorun çözülebilir.

Uluslararası alanda yalnız kalmamak için mutlaka diplomatik görüşmelerle diğer ülkelere konu çok iyi analtılmalı. Fırat Kalkanı Harekatında hedef “IŞİD” olduğundan Dünya kamuoyu çok tepki göstermemişti. Fakat şimdi küresel güçlerin de sempatiyle baktığı Kürt unsuru söz konusu... Bunların Türkiye’ye yönelik faaliyette bulunan terör örgütü PKK’nın uzantısı olduğunu bugüne kadar yeterince anlatamadık...

Savaşların en zoru olan “meskun mahal muharebesi’ne” hazırlanıyoruz. PKK’nın daha önce güneydoğuda yaptığı gibi burada da sivil yerleşim alanlarında “hendek savaşı” yapmayı planladığı değerlendirilmektedir. Böylece oluşacak kayıpları istismar ederek Türk Askerinin sivil katliamı yaptığı idiasıyla Dünya Kamuoyunu bize karşı kışkırtmayı amaçlamaktadır. Evlerde tünellerin kazıldığı, barikatların, tuzakların kurulduğu, bombaların yerleştirildiği, halkın silahlandırıldığı belirtiliyor. Özetle riskli bir harekat bizi bekliyor. 8.000 cvarında silahlı militanın bulunduğu bölgede 20-25.000’e kadar insanı silahlandırma kapasitelerinin olduğu değerlendiriliyor. Yerel kaynaklar tarafından daha önce IŞİD saflarında bulunan bir kısım militanın PYD’ye katıldığı ifade ediliyor.

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBAFED ve RUBASAM Bşk.V.