Ana Sayfa  |   İletişim   |   Banka Hesap Numaraları   |  
Ana sayfaya gitmek için tıklayınız
 
» MENÜ
   ATATÜRK KÖŞESİ


   ÜYELİK FORMU


   YÖNETİM KURULU


   KADIN KOMİSYONU


   GENÇLİK KOMİSYONU


   KADIN KOMİSYONU GEZİLERİ


   FAALİYETLERİMİZ


   RUMELİ MÜZİKLERİ


   BALKANLAR


   GÖREV YAPMIŞ YÖNETİM KURULLARI


   DENETİM KURULU


   TÜZÜK


   E-DEVLET LİNKLERİ


 » ÜYE GİRİŞ BÖLÜMÜ
Kullanıcı Adınız :
 
Şifreniz :
 
             
Yeni Kayıt -  Şifremi Unuttum
 » EN SON VEFAT DUYURULARI
» 14.11.2024 / Aynur Özen Vefat
» *28.08.2024 / Abdül Bahri Altınay Vefat*
» 26.07.2024 / Hakkı Dönmez Vefat
» 22.07.2024 / Adem Çalışkan Vefat
» 03.07.2024 / Keriman Bostancıoğlu Vefat
Tüm Vefat İlanları »»
 » HAFTANIN YAZISI
Hasan Yeniciler
» Değerli Üyelerimiz
Yazarın Tüm Yazıları »»
 » İLAN PANOSU
    İlanlara Bakın

İlan Ekleyin
 » ZİYARETÇİ DEFTERİ
    Defteri Okuyunuz

Deftere Yazınız
 » HAVA DURUMU
     
 » GÜZEL SÖZ
Bilgi, bölüştükçe artan hazinedir.
Bhartrihari
 » GÜNÜN FIKRASI
Tiyatroda, ünlü oyuncu rolü gereği uşaklarına bağırır. -Atımı getirin! O sırada münasebetsiz bir seyirci Eşek olsa olmaz mı? diye seslenir. Oyuncu hiç istifini bozmaz: -Hay hay! Buyrun beyefendi!...
 

Bulgaristan’da 1984- 1985 Yıllarında Türklere Uygulanan
» Bulgaristan’da 1984- 1985 Yıllarında Türklere Uygulanan

 Bulgaristan’da 1984- 1985 Yıllarında Türklere Uygulanan 

.
BULGARİSTAN’DA Todor JİVKOV Başkanlığındaki baskıcı komünist rejim tarafından 24.12.1984 tarihinde ülke genelinde başlatılan “SOYA DÖNÜŞ” ve “BÜTÜNLEŞTİRME” adı verilen “TÜRKLERE ZORLA AD DEĞİŞTİRME, DİNİ VECİBELER ile ÖRF ve ADETLERİNİ YERİNE GETİRMELERİNİN YASAKLANMASI” şeklindeki ASİMİLASYON POLİTİKALARI uluslararası hukukta, ETNİK VE KÜLTÜREL KIRIM olarak adlandırılmakta ve YAPTIRIM öngörülmektedir.

BU UYGULAMALARIN 30’CU Yıldönümünde BİR DAHA ŞİDDETLE KINIYORUZ.

Bulgaristan’da belirtilen dönemde Türklere uygulanan Asimilasyon Politikaları, Birleşmiş Milletler, ABD, AB ve diğer Uluslararası Forumlarda tespit ve kabul edilerek KINANMIŞTIR. 11.01.2012 tarihinde Bulgaristan Cumhuriyeti Parlamentosu tarafından kabul edilen “BİLDİRİ” ile geçmişte “BULGARİSTAN’DA TÜRK VE  MÜSLÜMAN’LARA” yapılan asimilasyon uygulamalarının yanlış olduğu ilan ve kabul edilmiştir. Ancak bu konuda bir süreç işletilmediği ve yargılama aşaması tamamlanmadığı için suçlular cezalandırılmamıştır.

Parlamento tarafından iyi niyetle başlatılan girişimlerin devamı beklenirken, Bulgaristan’da bazı Irkçı Parti ve Çevrelerin, Türk ve Müslümanlara karşı saldırıları her geçen gün devam etmektedir. Camiler kundaklanmakta, Müslüman Cemaate karşı Irkçı gruplar tarafından fiziki saldırılar gerçekleştirilmekte, Müslüman Cemaat Vakıflarının mal varlıkları iade edilmekte zorluklar çıkartılmakta, faaliyette olanların da çalışmaları engellenmektedir. Bunun yanında Anadilde Eğitime yönelik kısıtlamalar hala devam etmekte ve tarihten gelen Bulgaristan’daki Türk izleri silinmeye devam edilmektedir.

En son 05.10.2014 tarihinde yapılan Parlamento Seçimleri Irkçı grupların Türk aleyhtarı ortak çalışmalarına sahne olmuş ve sonrasında, bazı bölgelerde seçilen Türk asıllı Milletvekilleri aleyhine düzenlenen gösterilerde Eşekler dahi kullanılmış, üzerine asılı tabelalara  “bunu da seçer misiniz” yazılarıyla, seçilen Milletvekilleri aşağılanmış ve sözde demokratik söylem adına hakaret edilmiştir.

AB ülkesi olan Bulgaristan’da etnik düşmanlık halen Körüklenmektedir ve Komünist dönemdeki alışkanlıklar devam ettirilmektedir. Bütün bunlar, tarihten ders alınmadığını göstermekte ve bizi halen orada yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz adına, bütün antlaşmalara rağmen yeterince güvencede olmadıklarını düşündürmekte ve derinden endişelendirmektedir.

BULGARİSTAN’DA TÜRKLERE YAPILANLARI UNUTMADIĞIMIZI ve UNUTTURMAYACAĞIMIZI SAYGI ile KAMUOYUNA DUYURUYORUZ.

RUMELİ BALKAN STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ - 24.12.2014    

***********************************************

BULGARİSTAN’DA TÜRKLERE ASİMİLASYONUN 30. YILINDA  RUMELİ BALKAN STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ (RUBASAM) TARAFINDAN BU YIL HAZIRLANAN  KİTAPTAN ALINTILAR

 (KaynaK: İstoriya  na Turskata Obştnost v Bılgariya- Bulgaristan’da Türk Toplumunun Tarihi-Sofya -2002  Doç.Dr.İbrahim YALIMOV)

 

BULGARİSTAN’DA AZINLIKLARA ASİMİLASYONUN     BAŞLANGICI              

              1970’li yılların başından itibaren BKP (Bulgar Komünist Partisi) Müslüman Pomakların isimlerinin değiştirmesi ile ilgili fiilen isim değiştirme uygulamasını başlatmış, buna kısaca değinmek istiyoruz. BKP MK 17 Haziran 1970 tarih ve 549 nolu kararı ile yürürlüğe girmesi ile bu uygulama Blagoevgrat, Smolyan, Kırcaali ve Pazarcik Parti Bölge yönetimlerine verilen talimatla yapacakları toplantılarda Bulgar Müslümanlarının ulusal bilincinin tam olarak netleştirilmesi (Bulgar ulusuna mensup oldukları kafalarına yerleştirilmesi) için çalışma yapılması istenmiştir. Bakanlar Kurulu 04.05.1971 tarihinde almış olduğu 116 sayılı kararı ile bu toplumun kılık kıyafeti ve isimlerinin değiştirilmesi ile ilgili karar bazı teşviklerle birlikte yürürlüğe konmuş ve fiilen yürütülmekte olan kampanya yasal hale getirilmiştir. 1970-1972 yıllarında Bulgaristan’ın Rodop ve Pirin bölgelerinde 200.000 kişinin Türk-Arap isimleri değiştirilmiş, 1978 yılında BKP MK verdiği resmi rakamlarda bu toplumdan sadece “6718 kişi eski isimleri ile kalmıştır” denmektedir. Söylendiği gibi isimlerin değiştirilmesi gönüllülük esası ile yapılmamıştır, yine 1978 yılında yapılan açıklamalarda Pomaklar yeni isimlerini formalite icabı mecburiyetten aldıkları, aile içinde ve kendi aralarında birbirleri ile eski isimleri kullanmaya devam etmekte oldukları ve onları yeniden rahatlıkla kullanacakları ümidi ile yaşadıkları belirtilmektedir. Yeni doğmuş çocuklarına mecbur oldukları için resmi adların yanında, Türk-Arap isimlerini de verdikleri anlatılmaktadır. Sonradan yayınlanan arşiv belgelerinden, yapılan aksi yöndeki resmi propagandaya rağmen Pomaklar isim değiştirme olaylarına kitlesel olarak karşı koydukları ve birçok yerde çarpışmaların meydana geldiği, milis teşkilatının yetersiz kaldığı ve askeri birliklerin müdahalesi ile kampanyanın yürütüldüğü ve birçok insanın hayatını kaybettiği ve onlarca insanın da hapishanelere atıldığı anlaşılmıştır.(Sy-382) (Not: Ülkede yaşayan Romanlara da aynı uygulama yapılmıştır)

 

              TÜRKLERİN İSİMLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ:

 

              İsim insanlarda onun etnik kimliğini ve bağlı olduğu kültürü ifade etmektedir. İşte bundan dolayı “İsim” koyma sıkı bazı şekil, örf ve adetler, dini merasim ve mistik olarak ait olduğu etnik gruba bağlanmasını ifade eder. Bu açıdan bakıldığında zorla ismin değiştirilmesi T.Jikov’un iddia ettiği gibi sıradan “hukuki bir mesele” olmayıp, hele toplu olarak yapılması kişilik ve kanuni haklarına saldırı ile insanın en özel ve mahrem alanına tecavüz teşkil etmektedir. Yine 1985 yılında yaptığı açıklamalardan neden o anın seçildiği de bizzat şöyle anlatmaktadır: “Türkiye Yunanistan’la ve diğer komşuları ile olan sorunları nedeniyle fazla ses çıkarmasında menfaati yoktur, ayrıca ordusu da Kürtlerle mücadelede angaje edilmiş. Bulgaristan’da yapılacak bir etnik uygulamaya tepki gösteremez”dir.

 

              24 Aralık 1984 tarihinde Sabah 04’00 da Milis kuvvetleri Kırcaali’de onlarca köyü kuşatmış. Saat 06.00’dan itibaren evlere girmeye ve doğrultulmuş silahların gölgesinde insanlar zorla evlerinden çıkarılmaya başlanmıştır. İnsanlar kuşatma altında Belediye, Kamu binası veya önceden özel hazırlanmış başka yerlere götürülmüş ve üzerlerindeki kimlik belgeleri alınarak önlerine konan hazırlanmış bazı isim listesinden zorla kendilerine Bulgar ismi seçmeleri istenmiştir. Kabul etmeyenler oradan alınıp gösterişli bir şekilde kırmızı spor giyimli kişiler tarafından dayağın bütün incelikleri uygulanıp en feci şekilde dövülerek dayaktan geçiriliyor, Mleçino köyünde ise toplu protesto edenlere ateş açılıyor. Türk halkı tarafından en ufak bir hareket dahi, karşı koyma olarak değerlendirilip güvenlik güçleri tarafından derhal müdahale ediliyor, devamında mahkumiyet, temerküz kamplarına gönderilmesi v.s. Kamplar Belene, Bobovdol ve Aleksandrovo’ ya binlerce Türk gönderilmiştir. Edinilen bilgilerden sadece Belene’ ye 5.000 kişi gönderilmiştir. Kısmı seferberlik kararı ile, resmi olmayan bilgilere göre  8.000 kişi civarında önlem için operasyonlar sırsında kışlalarda denetim altında tutulmuşlardır.

 

              Aralarında kadın ve çocukların bulunduğu binlerce insan ise kamyonlara doldurulup, ülkenin uzak bölgelerine götürülmüş, sadece Kırcaali’den 600 kişi mecburi ikamete tabi tutulmuştur. Basında çıkan haberlerden 2.000 kişi de değişik sürelerle hapis cezalarına çarptırılmıştır. Türklerden ilk kayıplar (şehitler) 25 Aralık 1984’de Benkovski köyünde 2.000 kişi barışçı bir şekilde yapılanları protesto etmeye kalkıyor, milisler topluluğa silahla ateş ediyor üç kişi hayatını kaybediyor, ölenler arasında 17 Aylık Türkan bebek de var. 26 Kasımda Momçilgrat’da yapılan protesto gösterisine binlerce insan toplanıyor, civar köylerden de geliyorlar, yine milisler saldırıyor ve bir kişi ölüyor. Gruevo köyünde bir subay, “kendini savunma sırasında” iki Türkü öldürüyor, yine Kırcaali’de benzer şartlarda bir Türk daha öldürülüyor. Kırcaali’de ve diğer vilayetlerde belirtilen şekilde bir ay içinde 120 000 Türkün ismi değiştiriliyor. Kırcaali BKP Bölge Komitesi o zaman görevde bulunan Birinci Sekreter Georgi Tanev ‘in bu olayda başarısı büyük olduğundan bizzat T.Jivkov “Türk milliyetçilerin kalesi sayılan” bu şehirde bir ay gibi kısa bir zamanda operasyonun başarılı bir şekilde bitirilmesi nedeniyle hem övgüye ve hem de ödüle laik görülüyor.

 

              Kırcaali örneği ile “isim değiştirme kampanyası” bütün Güney Bulgaristan’a yayılıyor. Açıklanan resmi rakamlara göre 14 Ocak 1985 T. 14.000 kişinin Haskovo’ da 22.000 Plovdiv (Filibe), 5.000 Pazarcik, 3.500 Sliven, 11.000 Stara Zagora (Eski Zağra), 9.000 Burgaz ve 3.000 kişinin de Blagoevgrat Vilayetinden olmak üzere toplamda belirtilen kişilerin isimleri Bulgar ismi ile değiştirilmiştir.

 

              “Yeniden doğuş” sürecinin ideolog ve teşkilatçıları için sadece değişen isimlerle ilgili rakamlar önemli değil, en ufak bir tepki ve karşı koymada dahi o kadar büyük kaba kuvvet kullanılmaktadır ki, bu Türkler üzerinde büyük bir dehşet ve psikolojik baskı oluşturmuştur. Sonuçta güvensizlik ve başka hiç bir çare ve ümit ışığı bulunmadığı noktasına getirmiştir.(1877-78 Osmanlı – Rus savaşında Rus Kazak birliklerinin Müslüman ahali üzerinde yarattığı korku ve dehşet gibi)  Yöneticiler bu psikolojik ortamı kampanyanın devam ettirilmesi için gayet elverişli bir durum olarak görmüşlerdir.

 

              18 Ocak 1985 tarihinde yapılan durum değerlendirilmesi toplantısında, Kuzey Bulgaristan’da da isim değiştirme kampanyasının yaygınlaştırılmasına karar verilmiştir. Toplantıda T.Jivkov uyarıyor  kampanyanın çabuk, sakin ve sessizce yürütülmesi, bu konudaki bütün yazışmaların “Çok gizli” tutulmasını teşkilattan istiyor. Yapılan değerlendirme toplantısında “Yeniden doğuş” süreci legal hale geliyor ve olaylarla ilgili kayıt tutulmaya başlanıyor(bu aşamaya kadar her şey çok gizli tutuluyor). İsim değiştirme Kampanyası  T.Jivkov’un önerisi ile kurulan özel bir komisyon tarafından yönetiliyor, komisyonda; Georgi Atanasov, Dimitır Stoyanov, Milko Balev, Penço Kubadinski,Petır Mladenov ve Stoyan Mihaylov görev yapıyor.Benzer komisyonlar Vilayet merkezlerinde de kurulmuş ve parti birinci Sekreterleri tarafından yönetilmiştir.

 

              18 Ocak 1985 tarihinde Kuzey Bulgaristan’da Sliven’e bağlı Yablonovo köyünde Türk halkı İsim değiştirmeyi kabul etmediğini bildirdiğinden Milis kuvvetleri ve Ordu birlikleri Ciplerle ve yangın söndürme araçları ile hücum ediyor, ancak geri çekilmek zorunda kalıyorlar. Sonraki gün sabah erkenden bu defa Tanklarla giriyorlar ve girişte bitişik Filapetovo köyünden bir köylüyü eziyorlar. Yablonovo’da Milisler ve Askeri birlikler havaya ateş ederken, başlarının üstünde de Helikopterler dolaşıyor, bundan sonra kanunsuzluk ve keyfi tutuklamalar başlıyor, bütün köy halkı hükümete karşı isyana kalkışmakla suçlanıyor, öncülük eden 22 kişi Belene adasına gönderiliyor, 20 kişi de değişik hapis cezalarına çarptırılıyor. Yine Sliven’e bağlı Novaçevo köyü de aynı akıbete uğruyor, burada yangın söndürme araçları soğuktan buzlanmakta olan suyu insanların üzerine sıkıyor ve bitiş Gradsko köyünden bir vatandaşın ölümüne sebebiyet veriyorlar. Tırgovişte’ye bağlı Krepça ve Golyamo Gradişte köylerinde isim değiştirmeyi barışçı bir şekilde protesto edenlere karşı Milis ve Askeri birlikler halka göz yaşartıcı gaz, yangın söndürme araçları da basınçlı su kullanmışlardır.

 

Gösteri dağıtıldıktan sonra Krepça köyünden 17 kişi tutuklanmış, bunların arasında Parti Sekreteri ve Belediye Başkanı(Nahiye Müdürü veya Muhtar) da bulunmaktadır ki sonradan Belene adasına gönderilmişler.Golyamo Gradişte köyüne iki kamyon dolusu Milis ve 17 Yangın Söndürme aracı hücüm etmiş, birçok insan dövülmüş, tutuklanmış ve Belene’ye sürülmüş, köyün Belediye Başkanı tutuklama kampından dönüşünden bir ay sonra vefat etmiştir.İsim değiştirme sırasında benzer yaşanan olaylar çoktur, ancak ne yazık ki çoğu ile ilgili bilgi bulunamamakta ve yasak nedeniyle basında da yer almamıştır, ancak Rejim yıkıldıktan sonra gerçekler ortaya çıkmıştır.Resmi rakamlara göre olaylar sırasında sadece 7 kişinin öldüğü belirtilmektedir. Oysa yabancı basında çıkan rakam bunun çok, çok üzerindedir. Ayrıca meydana gelen birçok ölüm olayında, ateşli silahlarla öldürülmelerine rağmen otopsi yapılmadığından değişik ölüm nedenleri gösterilmiş veya sahte raporlar tanzim edilmiştir. İsim değiştirme olayları toplu bir zorbalıktır, şahısların isimleri değiştirilmekle vefat eden anne - babaların ve büyükanne ile dedelerin de isimleri değiştirilmiştir.Karşı koydukları için temerküz kamplarına gönderilenlerin de isimleri değiştirilmiştir.Çaresiz kalıp yeni Bulgar isimlerini alanlar da büyük bir üzüntü içinde bunları almak mecburiyetinde kalmışlar , yetkililerin iddia ettiği gibi kesinlikle gönüllülük söz konusu değildir.

 

              İsim değiştirilme operasyonları sırasında bütün devlet imkanları kullanılmış, İç İşleri ve Dış İşleri ile Kültür (Eğitim) Sağlık, Ticaret Bakanlıkları v.s.Uygulama yapılan bölgelere “G.Dimitrov” Yüksek okulundan ve diğer vilayetlerden takviye Milis kuvvetleri gönderilmiş.

 

Her bölge ve yerleşim merkezinde kararlılık ve askeri güç gösterisi yapılmış, özellikle köy yollarında dolaşan tanklar, köyler üzerlerinde dolaşan Helikopterler, yüksek sesle çalınan askeri marşlar ve insanların karşısına çıkarılan özel eğitilmiş köpekler, Türk halkı üzerinde büyük korku ve psikolojik etki yaratmıştır. Sonradan basında çıkan bazı yazılarda , askeri birliklerin de fiilen katıldığı,örneğin Sliven’e bağlı Yablonovo köyü, Asenovgrat, Kriçim v.s.yerlerde baskı uyguladığı belirtilmektedir.Ancak bu olaylarda en aktif  görevi milisler ve İç İşleri Bakanlığı’na bağlı birliklerin yaptığı, DS (Devlet Güvenlik) Altıncı Şube Başkanı Gen.Anton Musakov daha sonra yayınlanan anılarında,MVR birlikleri bazı bölgelerde bizim önümüze geçtiler, itirafında bulunmaktadır.Eski bir MVR çalışanı B.Asenov ise DS ajanlarının kasten verdikleri tehlike işaret eden yanlış bilgilerle yöneticilerimizi bir an önce “Yeniden doğuş” sürecini başlatmalarını sağlıyorlardı, demektedir. Kampanya sırasında DS’ nin görevi, sadece Türk azınlık arasından seçilen tehlike yaratabilecek kişileri etkisiz hale getirmek, Belene’ye göndermek, aralarından ajan devşirmek, baskı yapmak değil, aktif olarak Bulgar ve Dünya kamuoyunu değişik yöntemlerle yanlış bilgilendirmek (dezenformasyon) olmuştur.(Düzmece özel operasyonlar yapılarak, suç Türklere atılmıştır).

 

              Kampanyanın ilk döneminde (Aralık 1984 - Ocak 1985) direniş gösteren halktan, seçilen en aktif kişiler hiçbir araştırma ve mahkeme kararı olmaksızın Belene’ye gönderilmiş, ancak birkaç ay sonra bu konuda oluşturulan özel bir komisyon tarafından Halk Milis Teşkilattı kanunun 39 md.gereği MVR Bölge Yönetimleri tarafından teklif edilen insanların,İç İşleri Bakanı ve Başsavcının onayı ile temerküz kamplarına göndermeye başlamıştır.Ancak daha önce gönderilen ve sayıları tam olarak açıklanmayanlar için hiçbir kanuni dayanak yoktur.DS sadece kampanya döneminde değil, isim değiştirmeler gerçekleştikten sonra da Türk halkı üzerinde milli bilinçlerinin yok edilmesi için çok aktif bir şekilde çalışmıştır.Hatta bazı yayınlarda “BKP, MK, Politbüro “Yeniden Doğuş” sürecini başlattı, DS tamamladı” şeklinde özetlenmiştir.     

 

              Ocak 1985 sonuna kadar yaklaşık iki ay içinde ülke genelinde 850.000 kişinin ismi değiştirilmiş ve nüfus kaydı Bulgar ismi ile yazılarak, otomatik olarak tüm bu insanlar Bulgar etnik kimliğine  dahil olmuşlardır.12 ve 13 Şubat 1985 T. BKP, MK Plenum’unda, yapılan değerlendirmede“Ülkedeki bütün Türklerin isimleri değişmiş, yüzyıldan fazla devam eden ve Bulgar devletini “üzen” gelişmesini  etkileyen bir problem çözülmüştür”derken, toplantıya katılan tarafsız bir gözlemci ise “Bulgar Politikacılar tarihi kandırdığını düşünmektedirler”  yorumunda bulunmuştur.

Rubasam com

 


  |   24.12.2014  |   | Okunma : 1563 |   |Bu Haberi Yazdır|    Haberi Facebookta paylaşmak için tıklayınız